27.11.09

bayram part 1

selam sevgili okur,

kaç zamandır blogum aklımda ancak bi türlü yazmaya fırsatım olamadı. sanki çok yoğun bir dönem geçiriyormuşum gibi tatile erken çıkmış bulunmaktayım bilindiği üzere :) ilk 6 günümü bitirmiş bulunmaktayım. ve gayette eğlenceli geçmekte ( bir adet quiz kaçırmış olduğumu öğrenmem haricinde )

en güzeli de bugündü şimdiye kadarkilerin. çocukuluğuma dönemesemde çocukluğumda oynadığım kadar çok oyun oynadım bugün :) yine çocukluk oyunları değillerdi tabi ki ama fazlasıyla eğlendim hani.

öncelikle bugün kısa bir alışveriş faslının üzerine ben Veysel'le buluştum. 2,30 da seans olduğunu zannetmemize rağmen aslında o seans 3,30 da olduğu için fazlasıyla boş zamanımız kaldı. ( 2012 ye gittik bu arada ve sevdiğim bir film oldu kendisi, efektler falan güzeldi. başroldeki abimizin Cüneyt Arkın'la yarışacağını zannettim aslında bir ara ama yapmadı çok şükür bunu ) biz de bu boş zamanı değerlendirmek adına bowlinge gittik. 3 oyun oynadıktan sonra ( oyun olarak hesaplarsak 2-1 yenilmiş olup toplam olarak yenmiş bulundum ) filme girdik.



ardından çıkınca Ersan ve Emre abimler yakınlardalarmış. bir oyun da onlarla oynadık. 2'li takımlar halinde oynadık. bu seferde toplamda yenmiş bulunduk (Veysel'le ben). bireysel açıdan da birinci oldum. havamdan geçilmiyor :)



neyse efendim tabi ki bunlarla sınırlı kalmadık. üzerine langırta gittik. kaç defa olduğunu bilmediğim kadar çok langırt oynadım. gittikçe gelişmekteyim :)



onun da üzerine hayatımda ilk kez olmak üzere kartinge gittim. hatta bir sefer yetmedi ikinci sefere bir kere daha sürdüm :) ilk seferki acemiliğimi attım. yalnız arkadaş ne zevkli birşey o öyle. hani o hızı alırken kulaklarımı ve saçlarımı yalayıp geçen rüzgarı hissetmek çok zevkli birşey. insanların neden hızı çok sevdiğini keşfettim bugün :) ancak açık havada olmadıktan sonra o kadar da zevki olmuyor hani tavsiye etmem yine :) sürecekseniz motor sürün :p



karting yetmedi üzerine biraz daha langırt oynadık zaten sonrasında :D bol oyunlu bir gün oldu gerçekten. çok mutlu oldum. kurban bayramı arifesinde çocuklar gibi şendim hatta :)

neyse okur çok uzadı bu sefer yazı. hadi görüşürüz "bayram part 2" de

o zamana kadar baş baş...

dipnot: ne çok resimli bir yazı olmuş. paylaştıktan sonra fark ettim :)
dipnot 2: bowlingte oyunlar arasında geçiş yaparken ekranda yazan "devam etmek için bir top at GÖKHAN" şeklindeki yazı da yedi bitirdi bizi..

20.11.09

tembelleştim mi ne?

hani az önce Murat'la konuşurken fark ettim ki ben harbiden bayağı bi tembelleşmişim yahu. hazırlık bana yaramamış arkadaş. anca gez toz langırt oyna :)

hoş şikayetçi değilim acayip hoşuma giden bi durum olmaya başladı işin kötüsü o :) Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla İstanbul'a gitmiştim bilindiği üzere. yarında (saat itibariyle bugün gece oluyor) Mersin'e yola çıkıyorum Kurban Bayramı sebebiyle. tatilimi birleştirmiş bulundum uzattıkça uzattım ki domuz gribi sağolsun sonrası da uzayacak gibi görünüyor tatilin. bana fazlasıyla saçma gelmekte ya neyse bu başka bi konu.

Murat dedi ki yılbaşında ders çalışıyor olacağım, vay bee dedim, kolay gelsin sana, ben de biyerlere gitmsem mi ki diye planlar yapmaya başladım dedim. adam kızdı bana haliyle :) seneye görürüm ben seni şeklinde sitemler etmeye başladı

oda arkadaşlarım zaten beni korkutmaya başladılar :) kaçıp giderim lan, kızdırmayın korkutmayın beni! tembellik güzel şey, seviyorum. elimden geldiğince devam edeceğim işte. görürsünüz siz :)



neyse bakalım yarın ders var yol var ben saat 2,25 olmuş hala ayaktayım. kısa ve özümsü bi yazı oldu. hadi görüşürüz sevgili okur

baş baş...

13.11.09

yurttan nağmeler/7 (bu yurt bana küçük)

evet geçen günkü 2. yurttan son seslenişimden sonra dün sabah taşınmış bulunmaktayım. müdür "bey" le gittik baktık 6 da yer var mıymış diye ama bulamadık. ben de duyumumu diretmek adına gittim bi de 6. yurt müdürüyle konuştum ancak sonuç olarak 4 e yerleşmiş bulundum :)

sığmadım sevgili okur yurda. sığmadım derken eşya falan değil onlar maşallah bayağı iyi yerleşti. yakında herşey tam oturacakta ben fiziksel olarak sığamadım bi türlü. hiçbirşeyi bana göre yapmamış adamlar. kendimi dev gibi hissederdim zaten ara sıra ama burdaki herşey bana bunu hissettirmek için tasarlanmış sanki :)

duşlara girdim, duş kısmı sabit, ayrıca bilin bakalım? evet benden kısa.. kafamı yıkamak için kamburumu çıkartmak mecburiyetindeyim. sonra bu zaten normalde de yaşadığım bi problem değilmiş gibi lavabolardaki aynalarda kısa. kendimi göremiyorum. ranzanın da üst katına düştüm. hani alışık olmadığımdan değil yine de o da kısa. üstünde ne var ne yok görmek güzel birşey ama 2 deki bu kadar kısa değildi.

kısacası kendimi bildiğiniz devlik kompleksine sokmuş durumdayım -bilmiyor olmanız da muhtemel hani ya neyse :p-

odadaki diğer kişilerse hepsi büyük insanlar, pek küçük kaldım. en yakınım 2. sınıfta. neyse idare edeceğiz bakalım. kendimi küçük hissettiğim tek konu yaş oldu herhalde bu yurtta :)

neyse sevgili okur bu kadar yeter sabah sabah, daha kahvaltısı var dersi var.. hadi görüşelim yine sonra bi ara :)

baş baş..

11.11.09

yurttan nağmeler/6

sevigili okurlar, sizlere 2. yurdumdan son kez bi seslenişte bulunuyorum!

evet doğru duydunuz, ismimin sonunda bulunan "(geçici yerleştirme)" şeklindeki ekten kurtulmuş bulunmaktayım. ancak iş bu ki 4. yurda gidiyorum. tabi bu pek birşey ifade etmiyor sizler için :) neyse 4. yurt öğrenciler arasında en berbat olduğu söylenilegelen yurt... bende bunu bildiğimden müdür "bey" in yanına çıkarak 6 da yer varsa oraya gitmek istediğimi söyledim. bakalım bakacakmış yarın, hayırlısı... yer varmış diye duydum da emin olamıyoruz haliyle...

neyse gelirsek normal konulara dersler tüm sıkıcılığıyla devam ediyor. sıkıcı çünkü ingilizceden başka birşey yok. sıkıldık haliyle. hele bir de bildik birşeyler görüyorsak vay halimize :) quizz gelse de kaçsak modunda sınıfın %99.9 u :)

az önce de oyun salonundan gelmiş bulundum. bir langırt oynamışım ki sormayın. fırfır adlı hamleyi teknik bir şekilde kullanmaya başladım sanırım :D ya da aşırı ballıyım, ki 2. ihtimal daha da büyük hani :)

neyse bugünlük bu kadar benden, pek kısa, gereksiz, konusuz bi yazı oldu ya sağlık olsun. yeni yurdumdan daha normallerini yazarım inşallah...

baş baş.. :)

5.11.09

yurttan nağmeler/5

İstanbul'dan dönüşümde sınıfta ilk duyduğum cümleler:

"havalarda böyle pat diye nasıl soğudu anlayamadık be abi..."

ve türevi şeklinde cümleler olmuştu. bugün gerçekten çok fazla soğumuş olduğu ve yağmurun bizlere "öğrenci canım bunlar biraz merhamet" tarzında düşüncelerden tamamen arınmış şekilde nasıl eziyet edebileceği konularını kavramış olduk (zira saat itibariyle yine dün) geçen yazının sonunda bahsettiğim gibi Adam Fawer gelecekti, gelmiştir herhalde bilmiyoruz. Çünkü, ders sonrasında yemekhaneye varana kadarki yolu Adam amca için tekrar dönmek ve yine aynı derecede ıslanmak bizi çok korkuttu. Biz dediğim hepi topu 3 kişiydik, 1 tanemiz (Gonca) gitmeye kesin kararlıydı. Ancak diğer tanemiz (Pınar) ve ben yağmurdan tırsmış insanlar olarak Gonca'nın kararlılığına baskın çıktık ve söyleşi+imza saatlerini kaçırdık. Sanırım pişmanım. "Goncaaa, özür dilerim sendeeeen" "neden seni dinlemedim beeen?" "ama bilemedim ben onuuuu :(" şeklinde sızlanışlar mevcut şu an içimde...

ayrıca cuma günü ilk mid-term sınavımızı olacağız ve çalışma temennileri içerisindeyim. biliyorum o kadar zor değil ama kelime bulmak pek zor geliyor okur! daha alternatif ve interaktif bi yolu var mıdır şu kelime öğrenmenin var mı bilen?

pazar günü de radyo dersi 2 varmış, çok mutlu çok sabırsızım. hepimize şimdiden iyi eğlenceler ve iyi dersler :) bekle ORT geliyorum :)

haydi görüşmek üzere okur kardeş, baş baş :)

günün dersi: üzerindeki delikler ne kadar küçükte olsa converse'lerin her türü yağmurda su geçirir (test edildi+onaylandı)

günün yorumu: (üzeri brandamsı bi adet tavanla kapanmış üstü açılabilen bi arabaya karşı) şuna baksana be kafasına don geçirmiş gibi duruyor!

2.11.09

İstanbul

eveeet sevgili okuyan insan. kısa süreli bir tatilin ardından tekrar sizlerleyim. internete pek bi az girebildim tatilde çünkü halamlara gitmiş bulundum teee İstanbul'lara kadar gitmişkende tüm vaktimi internet başında geçirmedim taktir edilecektir ki :)

neyse bakalım sağolsun derslerimiz öğleden sonra olduğu için ve resmi bayram öncesi yarım gün olduğundan bizim dersler çarşambadan kaynayıverdi, cuma gününüde okulumuz sağolsun tatil etti bize. e biz de ne yaptık efendim? baktık ki "tatiiiiil" var, yurt ortamındaki her insan ailesinin yanına gitti. tabi burda ben istisna durumuna düşmüş bulundum. evim pek bi uzak olduğu için (sağolması gereken merciye de burdan sağolsun diyorum!) daha yakın bir nokta olan İstanbul'da geçirdim tatilimi.

yine girişi çok uzattım, benden yazar olmaz değil mi ama? adam akıllı konu olmayınca düzgün olmuyor ne yapayım :)

öncelikle bu tatilin benim için faydalı geçen kısımlarından bahsetmek istiyorum :) yalnız başına kalmakta olan erkek öğrenci olarak işime yarayabilecek küçük küçük şeyler öğretti halam. daha ziyade bildiğim şeyler konusunda tekrar bi gösterip pratik yaptırttı bana. tişörtlere ütü basıp düzgünce dolaba kaldırmaktan tutun bisküvili pudingli pasta yapımına kadar pek çok şey öğrendim :) artık tatlı niyetine birşeyler yapabilmekteyim sevgili okur. ancak bana tuzlu yemekleri yapacak birisi hala gerekmekte :)

tatilin hafiften sıkıcı olmasına sebep olan hava koşulları vardı bir de. benim gitmemle bozması bir olan havalar evden sadece 3 kere çıkamıza olanak sağladılar. ancak evde yeterince şen şakraktı :) halamlar müstakbel ebeveynler olarak benim üzerimde kendilerini denediler. bakalım çocuklara -ki burda beni cidden çocuk niyetine kullandılar diyebilirim :)- laf geçirebiliyor muyuz? şeklindeki meraklarını giderdiler. tabi benim üzerimde haliyle biraz zor oldu :) neyse ama onların beni eğittiği kadar ben de onları eğitmiş oldum :p

bu yazı çok daha fazla uzamadan 2 minik 1 azıcık büyük konudan bahsedip kapatacağım, korkma az kaldı :)

İstanbul'da pek çok arkadaş olduğundan ve çoğunluğunun nerde oturduğu hakkında fikrim olmadığından dolayı kimseyi arayamadım, ancak güzel dost Gamze'yle 3 saatliğinede olsa buluşma imkanı yakaladık. diğer arayıp görüşemediğim arkadaşlardan ufağından bi özür diliyorum, affeyleyin beni.

2 minik olaydan 1 tanesi:

Gamze'yle buluşmaya giderken, dolmuşçu amcanın bizden trafiğin ortasında yan dolmuşa geçmemizi istemesiydi. pek bi şaşırıp kornalar arasında öndeki dolmuşa zıpladık hepimiz yolcu tayfası olarak.

2. olay:

halamlara geri dönüş yolunda dün liseli gençler muhabbet ediyordu. ben lisemi özledim, bunu fark etmiş durumdayım :)

neyse hadi yine uzattım bol bol gereksizinden :) esen kal okurcan :)

baş baş...

dipnot 1: başlık konusunda yine harikayım(!)

dipnot 2: çarşamba günü de Adam Fawer gelecekmiş imza almak isteyenler bana ulaşıversin :)