Bi önceki yazıda kısa bir ara demiştim harbiden de kısa oldu aram sanırım :D Bugün size asıl olarak yolculuğumdan bahsedeceğim ama tam başlık düşünürken aklıma görmekte olduğunuz başlık geldi. Öncelikle o konuya ucundan değinmek istiyorum :)
Kim ki bu ablalar yahu? Yıllar yılı söylenegelmiş bir deyim (sanırım deyim pek emin değilim) olsa bile neden o ablalar? Az önce bakındım biraz Hatice erken doğan kız çocuğu anlamına geliyormuş, Netice ablamızın isminin anlamı ise kullanılageldiği üzere sonuçmuş. Netice abla tamam da biz neden adı erken doğan kız çocuğu anlamına gelen Hatice ablamızın adını sonuca giden yol anlamında kullanıyoruz ki? (Bu cümleyi öğelerine ayırana benden kocaman bi aferin :D) Neyse neden bu konuya kafa yordum ben de bilmiyorum ama görüşlerinizi beklerim efendim (bkz: zorla yorum istemek :D)
Size son yazdığım geceyi takip eden sabah 10 civarında yola çıktık efendim. Yolda ailem genel olarak pop ağırlıklı bir cd dinlediği için (2 yıldır aynı cd hemde) ben bir önceki geceden önlemimi alıp mp3 teki şarkılarımı gözden geçirmiştim. Neyse işte kah müzik dinleyerek kah uyuarak kah ta pc şarjını az kullanmak için e-kitap okuyarak Rize civarına kadar geldim. Annemin babası olan dedemin memleketi olan şehirdir Rize. Bir güzel bir güzel anlatamam size. Taaa tepelere kadar yemyeşil ağaçlar falan. Bayıldım şayet ve Caner'e de çok çok hak verdim tam yaşanmalık bi yermiş gerçekten diye.
Neyse sonra gittik Trabzon'a, Akçaabat'a falan uğradık. Ardından Giresun, Ordu. sonunda Ordu da kaldık işte gece. Ertesi gün babamın memleketi olan Tokat/Niksar'a gittik. Orda babamın halasını falan bulduk onlarla oturduk ettik. Rizede de annemin amcasının evini bulduk ama amcamızı bulamadık ne yazık ki :) Neyse sonra ordan da çıktık ettik, Amasya ya doğru yeşillikler falan azaldı iyice. Ben de dedim artık dışarıyı falan izlemek o kadar zevk vermez :) Uyudum ettim derken gelmişiz Ankara'ya. Aaahhh nasıl özlemişim anlatamm sizlere, orda doğmasam bile 8 yıl geçirmek te hiç az değil sonuçta :) Gittik kuzen de kaldık o gece de. Kuzenimin kızkaçıran barutlarıyla yere ismini yazarken kendi ellerini de tutuşturmak gibi farklı ve komik haşaralıkları varmış biraz onları öğrendim :D
Sonra dün sabahta Ankara'dan yola çıktık işte. Afyonda durduk bi mola verdik. Ama geçen yıl mola verdiğimiz yerden çıktıktan sonra kazara bi kırmızı ışık atlattığımızdan masraf 100 ytl yi aşkın olmuştu (dikkatsizlik işte :D)(bkz: dikkatsizliğin dik alası :D). Neyse bu sefer gittik başka yerde mola verdik falan. Sonra dün gece de İzmir'e vardık çok şükür. Ve bilin bakalım ne oldu???
Terliyoruuuum. Nasıl kötü birşeymiş be bu nem. Unutmuşum Erzurumda vallahi. Dün geldiğimden beri nerdeyse her an terlemekteyim. Bi de Cumartesi gece Fethiye'ye falan yola çıkacağım. Dua edin ey okuyucular yağmur falan yağsın biraz :D Caner sana bi de bu konuda hak verdim işte. Ama cahilliğime ver unutmuşum abi terlemenin ne olduğunu :D
Neyse işte öyle böyle bir yolculuk geçirdim. Mersin'e gittiğimde orda kuzenin wireless i sömürerek size yolculuk resimlerini de atacağım birkaç tane. Burda flash a atmaya üşendim de biraz (bkz: oooh lazy!!! :D)
Yolculuk ne kadar uzun ve biraz da yol sıkıcı olsa da haticeye değil neticeye bakmak lazım değil mi? ;)
Hadi şimdilik baş baş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder