evet sevgili okur bilindiği üzere üç adet boyutu bulunan bi dünyada yaşamaktayız. ancak yine bilindiği üzere Newton amcanın da bize sunmuş olduğu yerçekimi kanunu dolayısıyla pek te fazla 3. boyutun tadına bakma fırsatımız olmuyor.
ancak bugün benim oldu. pek mutlu oldum. acayip (doğru mu yazdım son kelimeyi??) zevkli birşey. bu zevki tatmamı sağlayan şey ise SAS (artık açıklamıyorum, biliverin artık sürekli okuyucumsanız SAS'ın ne olduğunu :p)
efendim bu SAS kış kampına yönelik antrenmanlar yaptı bu hafta. salı günü gitmemiştim ancak aynı katta kaldığım eğitmenlerimden bir tanesinden azarı yiyince hem vicdan azabı çektim hem de "amaaan" dedim "git be Gökhan, kampa gitmiyor olabilirsin ama kamp antrenmanına gitsen ne kaybedersin ki?" dedim. sonra da gittim.
az önce geldim odaya ve neredeyse ilk işlerden bir tanesi oldu bunu sizlere anlatmak. derim ki sizlere suyun altına dalın bi oraya bi buraya gönlünüz nereye doğru isterse dönün. zevk alın. keşfedin 3. boyutun zevkini...
ayrıca bugün baygın adam kurtarmayı öğrendik. elimizde baygın adamımız yoktu tabi ama yine de pratikte hiç hareket etmeden duran bir insanı suyun yüzeyine çıkarttım sonuçta. heyecanlı birşey :D ancak ağırlık kemerlerinizle bayılırsanız daha rahat kurtarırım sizleri, zira öyle öğrendim. lütfen kemersiz bayılıp suyun altında benim kafamı karıştırmayınız!
neyse şimdilik benden bu kadar. Cumartesi de evime dönüyorum. acaba bi yurttan nağmeler gelir mi hiç bi fikrim yok gitmeden. yarın bakarız ;)
hadi baş baş...
dipnot: Dan Brown Kayıp Sembol'ün bir yerlerinde diyor ki bilim adamları 10 boyut olabileceğinden bahsediyormuş, hatta bunların 6 tanesi 1 tane gibi davranıyormuş falan filan.. ilginç geldi not düşeyim istedim. daha neler görcez baalım!! :)
dipnot 2: hadi bana buradan soru sor
21.1.10
10.1.10
yurttan nağmeler/11 (spor çılgınlığı)
öncelikle belirtmek isterim ki çok kararsız kaldım başlık "spor çılgınlığı" mı olsa yoksa "yurttan nağmeler/11" le mi yetinsem diye ama gördüğünüz üzere ikisinden de vazgeçemedim :)
gelirsek konumuza anlaşılacağı üzere spor yapıyor olmam. hangi yazıda bahsettiğimi hatırlamıyorum ancak Odtü Sas'tan (Su Altı Sporları) bahsetmiştim, hatta facebookta şu sıralar su altında bir adet fotoğrafım mevcut, o topluluk sayesinde elde edilmiş bir fotoğraftır.
verebileceğimi düşünmüş olduğum tüm gereksiz ayrıntıları verdikten sonra başlıyorum artık :)
bu topluluk bize sadece su altında yoğunlaşmayalım, normalde de bir kondüsyonumuz bulunsun diye bir de kara antrenmanları hazırlamış bulunmakta cumartesi ve pazarları. bunlara da devam etmek kararlılığındayım (dönem başından beri var aslında ancak bugün daha 5 oldu benim)
hani normal koşullarda fiziğim iyi olsa çokta devam eder miydim emin değilim ancak kara kuru birşey olduğumdandır bu kararlılığım. o değil ciddiye alan mı yoktur nedir anlamadım pek kalabalık değiliz bu antrenmanlarda, kızdım şimdi. nerde o koca Odtü Sas?? beyler bayanlar varsa beni okuyanınız üzerime vazife olmasa da sizleri de çağırıyorum burdan kara antrenmanlarına. hem eğlenelim hem gelişelim :)
ayrıca bu topluluk bize salı ve perşembe akşamları da havuz antrenmanı yaptırtmaktaydı, dün yollanılan bir maille artık pazar akşamlarına da antrenmanımız olduğunu öğrendim. "haydi Gökhan'ım, koçsun sen, yaparsın sen" gazlarıyla kara antrenmanlarının yorgunluğunun üzerine birde pazar antrenmanına katıldım.
ancak bu pazar antrenmanı da öyle böyle değilmiş. hep ağırdır diyorlardı da bu kadar tahmin etmemiştim be arkadaş. azıcık merhamet?? ha??
toplamda 2050 metre yüzdüm bu akşam, düşünün kaslarımın halini ki bu 150 eksik yüzmüş halim. kendime acıdım (daha ziyade dermanım olamadı o sırada) eksik yaptım biraz. haa bir de eğitmenimiz bi 100 az yaptırdı sağolsun. sağol eğitmenim :)
ancak ufaktan bir problemim var, hani şu büyük bir heyecanla koca koca harflerle "ORT" başlığıyla yazdığım yazımda bahsettiğim topluluğa devam edemiyorum, zira pazar günleri kara antrenmanı, ardından kahvaltı derken derslerin başlangıcını kaçırıyorum. ancak hep böyle olurmuş zaten, 15231661 topluluğa girip 1, belki 2 ye düşüyormuş herkesin devam ettiği topluluk sayısı. kusura kalma ORT, başka senelere belki...
neyse bu yorgunlukla daha ne kadar otururum bilinmez, az biraz daha dayanır yatar zıbarırırm artık. haydi kendinize iyi bakın, bana da dua edin spor yaparken düşüp bayılmayayım hamlıktan :D
görüşmek üzere, baş baş...
gelirsek konumuza anlaşılacağı üzere spor yapıyor olmam. hangi yazıda bahsettiğimi hatırlamıyorum ancak Odtü Sas'tan (Su Altı Sporları) bahsetmiştim, hatta facebookta şu sıralar su altında bir adet fotoğrafım mevcut, o topluluk sayesinde elde edilmiş bir fotoğraftır.
verebileceğimi düşünmüş olduğum tüm gereksiz ayrıntıları verdikten sonra başlıyorum artık :)
bu topluluk bize sadece su altında yoğunlaşmayalım, normalde de bir kondüsyonumuz bulunsun diye bir de kara antrenmanları hazırlamış bulunmakta cumartesi ve pazarları. bunlara da devam etmek kararlılığındayım (dönem başından beri var aslında ancak bugün daha 5 oldu benim)
hani normal koşullarda fiziğim iyi olsa çokta devam eder miydim emin değilim ancak kara kuru birşey olduğumdandır bu kararlılığım. o değil ciddiye alan mı yoktur nedir anlamadım pek kalabalık değiliz bu antrenmanlarda, kızdım şimdi. nerde o koca Odtü Sas?? beyler bayanlar varsa beni okuyanınız üzerime vazife olmasa da sizleri de çağırıyorum burdan kara antrenmanlarına. hem eğlenelim hem gelişelim :)
ayrıca bu topluluk bize salı ve perşembe akşamları da havuz antrenmanı yaptırtmaktaydı, dün yollanılan bir maille artık pazar akşamlarına da antrenmanımız olduğunu öğrendim. "haydi Gökhan'ım, koçsun sen, yaparsın sen" gazlarıyla kara antrenmanlarının yorgunluğunun üzerine birde pazar antrenmanına katıldım.
ancak bu pazar antrenmanı da öyle böyle değilmiş. hep ağırdır diyorlardı da bu kadar tahmin etmemiştim be arkadaş. azıcık merhamet?? ha??
toplamda 2050 metre yüzdüm bu akşam, düşünün kaslarımın halini ki bu 150 eksik yüzmüş halim. kendime acıdım (daha ziyade dermanım olamadı o sırada) eksik yaptım biraz. haa bir de eğitmenimiz bi 100 az yaptırdı sağolsun. sağol eğitmenim :)
ancak ufaktan bir problemim var, hani şu büyük bir heyecanla koca koca harflerle "ORT" başlığıyla yazdığım yazımda bahsettiğim topluluğa devam edemiyorum, zira pazar günleri kara antrenmanı, ardından kahvaltı derken derslerin başlangıcını kaçırıyorum. ancak hep böyle olurmuş zaten, 15231661 topluluğa girip 1, belki 2 ye düşüyormuş herkesin devam ettiği topluluk sayısı. kusura kalma ORT, başka senelere belki...
neyse bu yorgunlukla daha ne kadar otururum bilinmez, az biraz daha dayanır yatar zıbarırırm artık. haydi kendinize iyi bakın, bana da dua edin spor yaparken düşüp bayılmayayım hamlıktan :D
görüşmek üzere, baş baş...
içerik
kampüs,
sas,
topluluklar
7.1.10
Yollar
öncelikle belirtmek isterim ki hafiften zoraki bir yazı olacak bu, tatilden döndüğümden beri var kafamda yazmak ancak bir türlü içimden gelmemişti, şimdi de yapacak daha iyi birşey bulamadım :))
malumunuz birinci dönem içerisinde üç(3) kere tatile çıkmış bulundum, bu da haliyle yollar konusundaki deneyimlerime deneyim kattı (bkz: bayram part 2 yol önerisi) mesela az sonra farklı önerilerde de bulunabilirim.
işin garibi yoldayken bitmek bilmiyormuş gibi gelen yolculuk tatil mekanına ya da odama gelip dinlence için yatağa yattığım anda siliniyor. ayrıca sevmeye başladım sanırım bu durumu artık, ilginçtir..
sizlere reklamda vererek Kamil Koç firmasının rahat hattından bahsedeceğim biraz. zaten bilinen sevilen bir hat bu bahsettiğim ancak bilmeyenler için otobüste iki sıra çiftli koltuk yerine bir sıra çiftli bir sıra tekli kolduk mevcut -haliyle teklisi daha pahalı :)- böylece adı rahat olmuş oluyor. neyse bu hatta bindiğimde garip bir şekilde koltuğa koyulmuş bulunan kulaklığın üzerinde dışına geçirilecek kılıfın bulunduğu birde poşet buldum. dedim ki acaba zaman bulamadılar da sadece poşeti mi koydular. daha sonradan bambaşka bir fiyaskoyla (ya da rahat hattın prosedürü mü budur bende anlamadım ya neyse) karşılaştım. üstteki kırmızı zımbırtıya basıp hosttan yastık istediğim zaman kendisi bana yastığı ve kılıfını da ayrı ayrı verdi. gece gece otobüs yolculuğunda yastık kılıfı geçirmek sanırım hayatım boyunca yapmam gerekeceğini düşüneceğim sınırlı sayıda şeylerden biridir ama bu da geldi başıma :)
ayrıca yollarda ağlamayan bebeklere bayılıyorum ben, ağlamadıklarından mıdır bilinmez sanki ekstra bi sevimli oluyorlar :))
neyse bakalım bundan 17 gün sonrasında da evime doğru havayoluyla yollanıyor olacağım, sizlere kardeşimle aramızda geçen telefon kouşmasından bir alıntı yaparak kapatıyorum bu ilginç yazıyı:
Cansu: 1 aydan az kaldı dimi gelmene?
Ben: evet bak 17 gün falan kaldı
Cansu 15 tatildekinden fazla ama...
görüşmek üzere, baş baş...
malumunuz birinci dönem içerisinde üç(3) kere tatile çıkmış bulundum, bu da haliyle yollar konusundaki deneyimlerime deneyim kattı (bkz: bayram part 2 yol önerisi) mesela az sonra farklı önerilerde de bulunabilirim.
işin garibi yoldayken bitmek bilmiyormuş gibi gelen yolculuk tatil mekanına ya da odama gelip dinlence için yatağa yattığım anda siliniyor. ayrıca sevmeye başladım sanırım bu durumu artık, ilginçtir..
sizlere reklamda vererek Kamil Koç firmasının rahat hattından bahsedeceğim biraz. zaten bilinen sevilen bir hat bu bahsettiğim ancak bilmeyenler için otobüste iki sıra çiftli koltuk yerine bir sıra çiftli bir sıra tekli kolduk mevcut -haliyle teklisi daha pahalı :)- böylece adı rahat olmuş oluyor. neyse bu hatta bindiğimde garip bir şekilde koltuğa koyulmuş bulunan kulaklığın üzerinde dışına geçirilecek kılıfın bulunduğu birde poşet buldum. dedim ki acaba zaman bulamadılar da sadece poşeti mi koydular. daha sonradan bambaşka bir fiyaskoyla (ya da rahat hattın prosedürü mü budur bende anlamadım ya neyse) karşılaştım. üstteki kırmızı zımbırtıya basıp hosttan yastık istediğim zaman kendisi bana yastığı ve kılıfını da ayrı ayrı verdi. gece gece otobüs yolculuğunda yastık kılıfı geçirmek sanırım hayatım boyunca yapmam gerekeceğini düşüneceğim sınırlı sayıda şeylerden biridir ama bu da geldi başıma :)
ayrıca yollarda ağlamayan bebeklere bayılıyorum ben, ağlamadıklarından mıdır bilinmez sanki ekstra bi sevimli oluyorlar :))
neyse bakalım bundan 17 gün sonrasında da evime doğru havayoluyla yollanıyor olacağım, sizlere kardeşimle aramızda geçen telefon kouşmasından bir alıntı yaparak kapatıyorum bu ilginç yazıyı:
Cansu: 1 aydan az kaldı dimi gelmene?
Ben: evet bak 17 gün falan kaldı
Cansu 15 tatildekinden fazla ama...
görüşmek üzere, baş baş...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)