konumuz başlıktan sanılabileceği üzere TSM vb. bir konuda değildir. öyle zannedipte okumaya başlayanınız varsa bıraksın gitsin :)
sanırım bu da benim seri halindeki yazım olacak sevgili okurlar (en azından bana öyle gelmekte)
neyse belki bildiğiniz belki de bilmediğiniz üzere pazartesi günü yurduma gelip yerleşmiş bulunmaktayım. 2. yurt dediler, asistan yurdudur aslen dediler, kraldır dediler (onlar demesede özelliklere bakınca zaten benim gözümde kral olmuştu). şans bu ya ben de geldim 2. yurda geçici yerleştirme olarak girdim kalıyorum. kısa bi özet yaparsak 4 adet 2 kişilik miniminicik oda yan yana durmakta ve bu 4 odanın birlikte kullandığı mutfak+banyo+wc den oluşan bi alanımız bulunmakta.
neyse gelmişiz yerleşmişiz, tanışıp etmişiz 3. günün sonlarına gelmişiz (yazım tarzım çok mu saçma oldu?) derken az önce öğrendiğimiz bi bilgiye göre hepimizi yarın postalayacakları haberini aldık. hayır hepimiz böyle tanışıp güzelinden bi muhabbet kurmuş olmasak bu kadar üzülmicez de adamlar sağolsunlar yaptılar yapacaklarını. bir de wireless var dediler de nedendir bilinmez yapmam gereken herşeyi yapmama rağmen girememekteyim bu da ayrı bi konu.
neyse böyle serzenişle dolu bir yazı olsun istemiyorum yazı çok fazla (ki ilk başlık fikrim "yurda serzeniş" idi). o yüzden biraz buradaki hayattan bahsedeyim istiyorum.
öncelikle bu 4 odadan 1 tanesinde iş bu ya sınıftan bi arkadaş düşmüş. bi de sadece ikimizin öğleden sonra dersi var, herkes gidiyor biz sessiz sessiz yatıyoruz pek bi keyifli oluyor sabahları :) (oluyordu fikrine alışmam gerekecek sanırım) sonra kahvaltı ders odaya geri dönüş, akşama birlikte ödevleri yapma karşılaşştırma takıldığın yerleri sorma falan, hem eğlenip hem öğrenir olduk, pek bi keyifliyiz anlayacağınız :) gerisi de ilk izlenim olarak iyi insanlar çok şükür.
neyse acaip sıkıcı bir yazı olarak gitmekte olduğunu düşündüğüm için bugün markette duyduğum ve adamı rencide etmemek üzere kendimi gülmemek için zor tuttuğum cümleyi aktaracağım sizlere. de hadi buyrun o zaman:
evet efendim doğru tahmin ettiniz, çıktık markete gittik. alışveriş yaptık bi de üstüne, bak sen bize :p neyse tam dışarı çıkmak üzereyiz, para üstünü bekliyoruz ki bir de ne duyayım. arkadaki bay kasiyer bizim geçtiğimiz kasadaki bayan kasiyere bir adet 50 lik uzatıp "şunu bi parçalar mısın?" demesin mi? :D
dipnot: "yurttan nağmeler" adlı muhtemelen seri olacak yazı dizisi yurtta ve kampüste yaşamış olduğum gerçek olaylardan alıntı olacaktır (belki de arkadaşların yaşadıkları da olur tabi). tüm kahramanlar gerçek hayat ürünüdür :)
30.9.09
27.9.09
bay hg- bay bi
"pek bi az zaman geçti bu sefer de be!"
dimi ama? neyse idare edelim bakalım. bugün ve dün yaşadığım birkaç şeyi aktarasım geldi, onlardan bahsedeyim dedim ben de.
öncelikle sınıfım hoşuma gitmeye başladı, insanlar "heeeheee yanlış söyledi, şuna baaaak!" şeklinde saçma sapan hareketlerde bulunmuyorlar. en sevdiğim özellikte bu zaten. büyümüş müyüz nedir? :) neyse bi de hocamız bize ilk gün bi oyun oynamıştı.. tahtaya sayılar yazıp resimler çizip "bunlar benimle alakalı şeyler, bil bakalım ne?" şeklinde (off course in English) :) ikinci gün de aynısından bize yaptırdı. kağıtlara sayılar yazdık sonra gidip birbirimiz hakkında tahminlerde bulunduk falan. hem eğlenip hem öğrendik :) ayrıca artık sınıfta "Edirne'de doğan ama bir daha hiç görmemiş olan çocuk" olarak bilinmekteyim. öyle de belli ettim kendimi egoist miyim neyim? :)
neyse asıl konuma gelecek olursam. bugün ailecek yenilenmiş olan gençlik parkına gittik, kardeşimle kocaman kaydıraktan kaydık, cam labirentte yolumuzu bulamadık vs. bunlar önemsiz detaylar. gelelim benim asıl gözdem olan ve kuyrukta beklerken deli olmuş bulunduğum alete. öncelikle buyrun resmi, ardından da gerisi:
resim aydınlıkken çekildi ancak ben akşam vakti bindim, akşam vaktine de haliyle sıra artmış bulunmaktaydı. neyse zar zor, yaka paça koptum aileden gittim girdim kuyruğa bi güzel. ardından iki insan (biri bu alete binmek istiyor diğeri hor görüyor) arasındaki konuşma şöyle gelişti. aslında gelişmedi kuyruğa girmelerinden ben binene kadar alete aynı şekilde devam etti, benden sonra neler olmuştur bilemem. neyse:
hor gören: abi valla bunda bişey yok, baksana sadece 3 kere dönüyor
binmek isteyen: a...
hg: baksana abi aha bak şu turda bi takla atıyo bi tek bu işte
bi: güz...
hg: ya ama bi o takladan sonra zaten yavaşlıyor
bi: be...
hg: zaten çığlık bile atmıyorlar abi gel bak şu diğerine binelim...
bu konuşmanın aynısı dediğim süre zarfında defalarca tekrarlandığından dolayı (aslında göreceğiniz üzere "bay bi" pek konuşamadı) dönüp "bay hg" ye "yeter lan gidin biniyorsanız diğerine binin gitmeyecekseniz de susun sıranızı bekleyin!" veya türevleri şeklinde çemkirecek oldum birkaç kez.
ayrıca gayette eğlenceliydi, bunu indiğim zaman "bay hg" ye söylemek isterdim doğrusu
sıradaki bira kokusu da bayıltacaktı ancak oyuncağa binip indikten sonra bunu hatırlayacak kadar bi kafaya sahip olmadığımın farkına vardım :)
çok boş bi son oldu sanki ya neyse!
hadi baş baş :)
dimi ama? neyse idare edelim bakalım. bugün ve dün yaşadığım birkaç şeyi aktarasım geldi, onlardan bahsedeyim dedim ben de.
öncelikle sınıfım hoşuma gitmeye başladı, insanlar "heeeheee yanlış söyledi, şuna baaaak!" şeklinde saçma sapan hareketlerde bulunmuyorlar. en sevdiğim özellikte bu zaten. büyümüş müyüz nedir? :) neyse bi de hocamız bize ilk gün bi oyun oynamıştı.. tahtaya sayılar yazıp resimler çizip "bunlar benimle alakalı şeyler, bil bakalım ne?" şeklinde (off course in English) :) ikinci gün de aynısından bize yaptırdı. kağıtlara sayılar yazdık sonra gidip birbirimiz hakkında tahminlerde bulunduk falan. hem eğlenip hem öğrendik :) ayrıca artık sınıfta "Edirne'de doğan ama bir daha hiç görmemiş olan çocuk" olarak bilinmekteyim. öyle de belli ettim kendimi egoist miyim neyim? :)
neyse asıl konuma gelecek olursam. bugün ailecek yenilenmiş olan gençlik parkına gittik, kardeşimle kocaman kaydıraktan kaydık, cam labirentte yolumuzu bulamadık vs. bunlar önemsiz detaylar. gelelim benim asıl gözdem olan ve kuyrukta beklerken deli olmuş bulunduğum alete. öncelikle buyrun resmi, ardından da gerisi:
resim aydınlıkken çekildi ancak ben akşam vakti bindim, akşam vaktine de haliyle sıra artmış bulunmaktaydı. neyse zar zor, yaka paça koptum aileden gittim girdim kuyruğa bi güzel. ardından iki insan (biri bu alete binmek istiyor diğeri hor görüyor) arasındaki konuşma şöyle gelişti. aslında gelişmedi kuyruğa girmelerinden ben binene kadar alete aynı şekilde devam etti, benden sonra neler olmuştur bilemem. neyse:
hor gören: abi valla bunda bişey yok, baksana sadece 3 kere dönüyor
binmek isteyen: a...
hg: baksana abi aha bak şu turda bi takla atıyo bi tek bu işte
bi: güz...
hg: ya ama bi o takladan sonra zaten yavaşlıyor
bi: be...
hg: zaten çığlık bile atmıyorlar abi gel bak şu diğerine binelim...
bu konuşmanın aynısı dediğim süre zarfında defalarca tekrarlandığından dolayı (aslında göreceğiniz üzere "bay bi" pek konuşamadı) dönüp "bay hg" ye "yeter lan gidin biniyorsanız diğerine binin gitmeyecekseniz de susun sıranızı bekleyin!" veya türevleri şeklinde çemkirecek oldum birkaç kez.
ayrıca gayette eğlenceliydi, bunu indiğim zaman "bay hg" ye söylemek isterdim doğrusu
sıradaki bira kokusu da bayıltacaktı ancak oyuncağa binip indikten sonra bunu hatırlayacak kadar bi kafaya sahip olmadığımın farkına vardım :)
çok boş bi son oldu sanki ya neyse!
hadi baş baş :)
24.9.09
Boşluk/2
başlık bile bulamadım, eski konulardan birinin başlığını aldım ya başa hadi hayırlısı
<--------------------------------------------------------------------------------->
neyse efendim böyle ayın bi başında bi sonunda yazar oldum, ama blog u unuttuğumdan sizleri unuttuğumdan değil hani yanlış anlaşılmaya. konu bulamıyorum arkadaş. o yüzden "Boşluk/2" iyi bi başlık olmuş bile olabilir hani. neyse bakalım yine bu eski konularımdan birine benzeyebilir zira bana öyle olacakmış gibi geliyor
neyse bizim okulumuz sağolsun biz hazırlıklara ilkokul yahut lise muamelesi yapıp bizim derslerimizi bugün başlatmış bulunmakta, gittik bugün (bilmeyenler için inter oldum) sınıfımıza oturduk bekledik hocamız gelsin. tatlı böyle hafif deli bi kadın gibi görünüyordu, hoşuma gitti. ancak deneyimlerime dayanarak "kızdırılmaması gereken" bir insan olduğunu söyleyebilirim sanırım. yarın da ilk quiz imizi yapacakmış bize sağolsun (herkes sağoluyor ya hayırlısı) zaten yazı yazmakta tekrar zorlandım bugün ya ona da hayırlısı bakalım :)
ayrıca yine gittim bugün yurda kaydımı yaptırdım, ancak az önce birşey fark etmiş bulunmaktayım ki bana gerçekten geçici muamelesi yapıyorlar (ya da bilgi eksikliğimden öyle geliyor). çünkü bizlere yurt kimliği verilmesi gerektiği konusunda güçlü hislerim var :) ancak adımın karşısına bi geçici yazıldı diye adamlar bi kimlik bile vermediler, yazıklar olsun size. kınadım :p (ha bu sözlerim daha sonra ağzıma tıkılabilir mi tıkılabilir gelir özrümüzü de dileriz :) ) ayrıcaaa, yemek dersleri alınır! arz ederim.
ayrıca sizlere tavsiye, uzaklarda akrabalarınız varsa bayramlarda falan gittiğinizde sürprizlere hazırlıklı olun kimin geleceği hiç belli olmuyor. sülale bi araya geldi nerdeyse bu bayram güzel de oldu. hatta siz de gidin sürpriz yapın zira sürpriz yapan daha güzel karşılanıyor, ertesi gün istediği her türlü yemek yapılıyor vs :) keyifli oluyor yani :)
kendisine ait portatif pc sahiplerine de burdan sesleniyorum ve diyorum ki tatile giderken eğer benim gibi sürekli pc başında oturanlardansanız illa ki bişey yapın alın pc nizi yanınıza. sonra gereksiz bi özlem oluyor "ama bilemedim ben onuuu :(" şeklinde neden almadığınız konusunda sızlanabiliyorsunuz, deneyimlerimden bunları da iletirim :)
sizlere söz de vereyim (umarım boş çıkmaz) yurt ortamına girdiğimde daha da çok yazacağım yazı. böyle diyorum çünkü konu olarak oralarda sıkılacağımı zannetmiyorum. yeni insanlar, eğlence, gırgır, şamata, haydi eller havaya, hoppaaaaa, vs. vs. lerden pek çok yazacak şey çıkacağına inanıyorum :)
dipnot: illa yeni cümleye başlarken "shift" adlı tuşa basmaktan sıkılmış olacağım ki büyük harfleri fark edeceğiniz üzere yazılarımdan kaldırmış bulunmaktayım. arz ederim!
kendime not: paragraf girişlerini biraz daha düzgün yap be adam!
baş baş... :)
<--------------------------------------------------------------------------------->
neyse efendim böyle ayın bi başında bi sonunda yazar oldum, ama blog u unuttuğumdan sizleri unuttuğumdan değil hani yanlış anlaşılmaya. konu bulamıyorum arkadaş. o yüzden "Boşluk/2" iyi bi başlık olmuş bile olabilir hani. neyse bakalım yine bu eski konularımdan birine benzeyebilir zira bana öyle olacakmış gibi geliyor
neyse bizim okulumuz sağolsun biz hazırlıklara ilkokul yahut lise muamelesi yapıp bizim derslerimizi bugün başlatmış bulunmakta, gittik bugün (bilmeyenler için inter oldum) sınıfımıza oturduk bekledik hocamız gelsin. tatlı böyle hafif deli bi kadın gibi görünüyordu, hoşuma gitti. ancak deneyimlerime dayanarak "kızdırılmaması gereken" bir insan olduğunu söyleyebilirim sanırım. yarın da ilk quiz imizi yapacakmış bize sağolsun (herkes sağoluyor ya hayırlısı) zaten yazı yazmakta tekrar zorlandım bugün ya ona da hayırlısı bakalım :)
ayrıca yine gittim bugün yurda kaydımı yaptırdım, ancak az önce birşey fark etmiş bulunmaktayım ki bana gerçekten geçici muamelesi yapıyorlar (ya da bilgi eksikliğimden öyle geliyor). çünkü bizlere yurt kimliği verilmesi gerektiği konusunda güçlü hislerim var :) ancak adımın karşısına bi geçici yazıldı diye adamlar bi kimlik bile vermediler, yazıklar olsun size. kınadım :p (ha bu sözlerim daha sonra ağzıma tıkılabilir mi tıkılabilir gelir özrümüzü de dileriz :) ) ayrıcaaa, yemek dersleri alınır! arz ederim.
ayrıca sizlere tavsiye, uzaklarda akrabalarınız varsa bayramlarda falan gittiğinizde sürprizlere hazırlıklı olun kimin geleceği hiç belli olmuyor. sülale bi araya geldi nerdeyse bu bayram güzel de oldu. hatta siz de gidin sürpriz yapın zira sürpriz yapan daha güzel karşılanıyor, ertesi gün istediği her türlü yemek yapılıyor vs :) keyifli oluyor yani :)
kendisine ait portatif pc sahiplerine de burdan sesleniyorum ve diyorum ki tatile giderken eğer benim gibi sürekli pc başında oturanlardansanız illa ki bişey yapın alın pc nizi yanınıza. sonra gereksiz bi özlem oluyor "ama bilemedim ben onuuu :(" şeklinde neden almadığınız konusunda sızlanabiliyorsunuz, deneyimlerimden bunları da iletirim :)
sizlere söz de vereyim (umarım boş çıkmaz) yurt ortamına girdiğimde daha da çok yazacağım yazı. böyle diyorum çünkü konu olarak oralarda sıkılacağımı zannetmiyorum. yeni insanlar, eğlence, gırgır, şamata, haydi eller havaya, hoppaaaaa, vs. vs. lerden pek çok yazacak şey çıkacağına inanıyorum :)
dipnot: illa yeni cümleye başlarken "shift" adlı tuşa basmaktan sıkılmış olacağım ki büyük harfleri fark edeceğiniz üzere yazılarımdan kaldırmış bulunmaktayım. arz ederim!
kendime not: paragraf girişlerini biraz daha düzgün yap be adam!
baş baş... :)
içerik
bayram seyran,
hazırlık,
kalem tutamamak,
konusuzluk,
sağolmak,
yurt
2.9.09
minik Ankara trip
Evet tekrar gelmiş bulunmaktayım. 3 günlük ara ardından tekrar burdayım ve sanırım bu sefer yazacağım şeyler birazcık arttı :D
Öncelikle gidişten bahsetmek istiyorum sizlere. Özellikle havaalanlarındaki kendini güvenlik önlemi sanan önlemlere değinmek istiyorum. Çünkü gıcık kapmış durumdayım her cihazdan geçerken kemer çıkartma mevzusundan. Madem o kadar gelişmiş bi teknolojisin sen kemerimde ötmeyiversin. Aynı cihazlardan alışveriş merkezlerinde de var ama onlar ötmüyor. Nesin ki sen kemeri öttürünce ödül mü veriyorlar? Haaa?? Hatta dönüşte sırf uğraşmamak için kemersiz geldim, o derece... Neyse kızdım ettim sinirimi de dile getirdim devam edelim :) Bir de check-in de verilen kağıtta yazan "uçağa kabul kalkış saatinden 15 dk önce sona ermektedir" yazısının umarım bir gün gerçekleştiğini görürüm. Çünkü giderken kalkış saatinde binmeye başladık dönerken de kalkış saatine 15 dk kala. Burdan da bunu yapan tüm havayolu şirketlerine seslenmişte oldum iyice rahatladım, ohhh :D
Sonraaa gelelim bir de kuzenin hız tutkusuna. Ona da değinmeden geçemem, geçersem ayıp olur vs. vs. Pazar günü bizi aldığında 160 civarında bi hızla radara girip durdurulmadan geçtik bu işin ilk ilginç tarafıydı. İkinci ilginç tarafıysa sayesinde 205 i görmüş olduğum için 150 ye düştüğünde içimin rahat ettiğini hissetmemdi, oysa ki o bile fazladır bana :D Zaten dönüşte de 176 ile radara girip bu sefer durdurulduk o da acısı oldu işin...
Sonraa pazartesiye gelirsek gerekli bazı mercilere (merci yanlış olmuş olabilir) gittikten sonra meclis lojmanlarına dönüş yaptık babamla. Girdik Miraç var orda benim ilkokuldan yakın arkadaş, bi de Alican'ı aradık sonra. Ohh keyfe diyecek yok :D En son 2 yıl önce bi araya gelmiştik zaten. Miraç pek bize takılamasa da gece takıldık onla da. Bana biraz batak öğrettiler, öğretirken dalga geçtiler. Sonra ps3 e gittik. Her ne kadar beni pes e almayın beceremem nidalarım havada uçuşsa da 3 kişi oynadık 2 sefer. 2 sinde de beni alan takım yenildi. Demek ki neymiş, benimle pes oynanmayacakmış, kapiş? :D Ama sonra da smack down a girmişiz, Alican ve ben 1 olduk Miraç'ın kardeşi tek. Hatta biz ilk bikaç oyunda bir de bot aldık ama anca 2 kere yenebildik işte. Naparsın ama ben ringden Çağrı'nın adamın üstüne atlicam derken Alican'ın adama ya da bota atladığım için biraz zor oldu yenmelerimiz. Ancak 2 nakavtı da ben yaptım hakkım yenmesin lütfen :D Sonra bi de gece gece çıktık kuğulu park a gittik, Tunalı'da gezdik. Baya bi boştu ama gezdik eğlendik işte. Gecenin 2 sinde de yemeğe gittik aç insanlar olarak :D öyle güzel bi gün geçirdik kendileriyle. En kısa zamanda tekrarlanacak inşallah yine...
Başka naptık lan biz?... Durun az sonra bulur yazarım :D
< 2 dk sonra >
Yok düşündüm taşındım başka bişey bulamadım. Salı günü pek bişey yapmadık ama en güzeli gittik kaydımı yaptım geldik. Pek bi hafifledik pek bi rahatladık vs. vs.
Takvimlerimiz bugünü gösterince de çıktık geldik. En çok "Prototype" i özlemiş olacağım ki baya bi oynadım bugün. Bir de "Prison Break" 4. sezonu merak ediyordum 2 bölüm izleyerek devama başladım bugün. Sara döndü bi mutlu oldum falan. Öyle işte...
Bu yazımı pek bi sıkıcı buldum, kendi kendime sıkıcı oyu vereceğim. En azından sınırlı sayıdaki oylardan birini de arttırmış olurum böylece (bkz: okura sitem). Öyle böyle gittik geldik, sizi gördük mutlu olduk. Beni sabırla bekleyenleriniz var ise teşekkür ederim :D
Görüşürük
dipnot: başlıkla aynı isimde açmış olduğum face albümünde bu trip ten fotoğrafları bulabilirsiniz. Saygılar efem :)
Öncelikle gidişten bahsetmek istiyorum sizlere. Özellikle havaalanlarındaki kendini güvenlik önlemi sanan önlemlere değinmek istiyorum. Çünkü gıcık kapmış durumdayım her cihazdan geçerken kemer çıkartma mevzusundan. Madem o kadar gelişmiş bi teknolojisin sen kemerimde ötmeyiversin. Aynı cihazlardan alışveriş merkezlerinde de var ama onlar ötmüyor. Nesin ki sen kemeri öttürünce ödül mü veriyorlar? Haaa?? Hatta dönüşte sırf uğraşmamak için kemersiz geldim, o derece... Neyse kızdım ettim sinirimi de dile getirdim devam edelim :) Bir de check-in de verilen kağıtta yazan "uçağa kabul kalkış saatinden 15 dk önce sona ermektedir" yazısının umarım bir gün gerçekleştiğini görürüm. Çünkü giderken kalkış saatinde binmeye başladık dönerken de kalkış saatine 15 dk kala. Burdan da bunu yapan tüm havayolu şirketlerine seslenmişte oldum iyice rahatladım, ohhh :D
Sonraaa gelelim bir de kuzenin hız tutkusuna. Ona da değinmeden geçemem, geçersem ayıp olur vs. vs. Pazar günü bizi aldığında 160 civarında bi hızla radara girip durdurulmadan geçtik bu işin ilk ilginç tarafıydı. İkinci ilginç tarafıysa sayesinde 205 i görmüş olduğum için 150 ye düştüğünde içimin rahat ettiğini hissetmemdi, oysa ki o bile fazladır bana :D Zaten dönüşte de 176 ile radara girip bu sefer durdurulduk o da acısı oldu işin...
Sonraa pazartesiye gelirsek gerekli bazı mercilere (merci yanlış olmuş olabilir) gittikten sonra meclis lojmanlarına dönüş yaptık babamla. Girdik Miraç var orda benim ilkokuldan yakın arkadaş, bi de Alican'ı aradık sonra. Ohh keyfe diyecek yok :D En son 2 yıl önce bi araya gelmiştik zaten. Miraç pek bize takılamasa da gece takıldık onla da. Bana biraz batak öğrettiler, öğretirken dalga geçtiler. Sonra ps3 e gittik. Her ne kadar beni pes e almayın beceremem nidalarım havada uçuşsa da 3 kişi oynadık 2 sefer. 2 sinde de beni alan takım yenildi. Demek ki neymiş, benimle pes oynanmayacakmış, kapiş? :D Ama sonra da smack down a girmişiz, Alican ve ben 1 olduk Miraç'ın kardeşi tek. Hatta biz ilk bikaç oyunda bir de bot aldık ama anca 2 kere yenebildik işte. Naparsın ama ben ringden Çağrı'nın adamın üstüne atlicam derken Alican'ın adama ya da bota atladığım için biraz zor oldu yenmelerimiz. Ancak 2 nakavtı da ben yaptım hakkım yenmesin lütfen :D Sonra bi de gece gece çıktık kuğulu park a gittik, Tunalı'da gezdik. Baya bi boştu ama gezdik eğlendik işte. Gecenin 2 sinde de yemeğe gittik aç insanlar olarak :D öyle güzel bi gün geçirdik kendileriyle. En kısa zamanda tekrarlanacak inşallah yine...
Başka naptık lan biz?... Durun az sonra bulur yazarım :D
< 2 dk sonra >
Yok düşündüm taşındım başka bişey bulamadım. Salı günü pek bişey yapmadık ama en güzeli gittik kaydımı yaptım geldik. Pek bi hafifledik pek bi rahatladık vs. vs.
Takvimlerimiz bugünü gösterince de çıktık geldik. En çok "Prototype" i özlemiş olacağım ki baya bi oynadım bugün. Bir de "Prison Break" 4. sezonu merak ediyordum 2 bölüm izleyerek devama başladım bugün. Sara döndü bi mutlu oldum falan. Öyle işte...
Bu yazımı pek bi sıkıcı buldum, kendi kendime sıkıcı oyu vereceğim. En azından sınırlı sayıdaki oylardan birini de arttırmış olurum böylece (bkz: okura sitem). Öyle böyle gittik geldik, sizi gördük mutlu olduk. Beni sabırla bekleyenleriniz var ise teşekkür ederim :D
Görüşürük
dipnot: başlıkla aynı isimde açmış olduğum face albümünde bu trip ten fotoğrafları bulabilirsiniz. Saygılar efem :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)